|
|
İsrâ ve Miraç,
Sevgili Peygamberimizin insanlığı İslâm'a davet sürecinin en zor yıllarında bir gece Mescid-i Haram'dan Mescid-i Aksâ'ya, oradan da zaman ve mekânın sahibi Yüce Mevla'nın sonsuz ayet ve kudretini müşahede etmek için semaya yaptığı, pek çok ilahî hikmet ve bereketi içinde barındıran manevî bir yolculuktur.
Peygamber Efendimiz (sas), miraçtan üç büyük hediye ile dönmüştür:
Birincisi, gözümün nuru, müminlerin miracı dediği namaz;
İkincisi, Bakara suresinin "Amenerresulü" ile başlayan son iki ayeti(Meali: Peygamber, Rabbinden kendisine ne indirildiyse ona iman etti. Müminlerin de hepsi Allah'a, meleklerine, kitaplarına ve peygamberlerine iman ettiler. "Biz Allah'ın peygamberleri arasında ayırım yapmayız, duyduk ve itaat ettik. Ey Rabbimiz, bağışlamanı dileriz, dönüş ancak sanadır." dediler. );
Üçüncüsü de, istikametini imana çeviren herkesin, sonunda cennete gireceği müjdesidir.
Bu üç hediye aslında, İslâm'ın gayesini sembolize etmektedir.
Namaz ile günde beş kez Rabbinin huzurunda durarak bireysel yükselişini yakalayan mümin, Miraç müjdesi ayetlerle sorumluluğunun sınırlarını ve ufuklarını görür.
Ayrıca Resuller arasında bir fark olmadığını, bir fark gözetilmediğini, tevhid elçilerinin ortak misyonunu evrensel ve ideal bir hedef olarak önüne koyar.
Toplumsal barışın tarihsel kökeni bu ayetle âdeta abideleşir. Ve mümin, iman istikametinde olduğu sürece cenneti kazanacağını bilir.
Böylece imanın evrenselliği, yüceliği, kuşatıcılığı, ebedîliği bir müjde olarak, bir hediye olarak sunulur.
Müslümanlar bu yükselişi tıpkı Resûl-i Ekrem (sas) gibi ancak O'nun razı olacağı bir hayatı yaşayarak gerçekleştirirler.
Miraç ile ilgili video için; TIKLAYIN.
|
|
|
|